KÖYCEĞİZ

GÖLÜN GÖLGESİNDE TARİH VE DOĞANIN BULUŞTUĞU İLÇE 

Köyceğiz; göl kenarında, sessizliği ve huzuruyla dikkat çeken tarihi bir yerleşimdir. Yüzyıllar boyunca Persler ve Büyük İskender’in egemenliğini gördükten sonra, Roma ve Bizans dönemlerini yaşamış; 1291’den sonra Menteşeoğulları’nın idaresine girmiştir. 1392 yılında Sultan Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına katılarak tarih sahnesindeki yerini sağlamlaştırmıştır.

1897 yılında Muğla’ya bağlı bir ilçe statüsü kazanan Köyceğiz, günümüzde 7-8 bin kişilik merkezi nüfusuyla sakin ama güçlü bir karaktere sahiptir. İlçenin her köşesi kendine has manzaralar sunar, hem göreni hayran bırakır hem de ruhu dinlendirir.

Tarihin Sessiz Tanığı

Köyceğiz’in tarihi, Antik Çağ’dan günümüze dek uzanır. Pers ve Büyük İskender’in hakimiyetinden sonra bölge, Roma ve Bizans egemenliğine girmiş; 1291’den itibaren Menteşeoğulları beyliğinin bir parçası olmuş ve nihayet 1392 yılında Sultan Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Bu tarihsel geçişler, ilçeye farklı medeniyetlerin izlerini bırakmıştır.

1897 yılında Muğla’ya bağlı bir ilçe olarak resmiyet kazanan Köyceğiz, günümüzde merkezde 7-8 bin nüfuslu sakin ve düzenli bir yaşam alanıdır. Geleneksel mimariyle bezenmiş sokakları, tarihi yapıları ve kültürel zenginlikleriyle ziyaretçilerini zaman içinde yolculuğa çıkarır.

Doğanın Ruhu: Göl, Deniz, Orman

Köyceğiz Gölü, ilçenin kalbidir. Sessiz yüzeyi, çevresini saran dağlar ve günnük ağaçlarıyla adeta bir tablonun içindesiniz hissi uyandırır. Sualtı yaşamı ise doğal bir akvaryumu andırır; gölde tatlı su kefali, levrek gibi çeşitli türler bolca bulunur.

Yılın ortalama 280 günü güneşli geçen Köyceğiz’de iklim, açık hava etkinlikleri için mükemmeldir. Göl kıyısında yürüyüş, bisiklet, kano ve doğa fotoğrafçılığı gibi pek çok aktiviteye ev sahipliği yapar. Bu doğal zenginlik, hem yerel halkın yaşam kalitesini artırmakta hem de ekoturizm faaliyetleri için güçlü bir zemin oluşturmaktadır.

Sualtı yaşamı adeta doğal bir akvaryum gibidir; birçok farklı türde su canlısına ev sahipliği yapar. Güneşli günlerin yılın 280 gününe kadar uzandığı ilçe, doğal güzellikleriyle dört mevsim yaşanabilir bir coğrafyadır.

Köyceğiz, çevresini saran eşsiz doğal yapısıyla, tarihi kalıntılarıyla, şifalı kaplıcalarıyla, nadir günnük ağaçları ve altın renkli plajlarıyla adeta bir turizm cennetidir. Kamp alanları ve butik otelleriyle misafirlerine sıcak ve nitelikli bir hizmet sunma çabası içindedir.

TURİZİMİN YÜKSELEN YILDIZI

Köyceğiz çevresinde ziyaretçileri büyüleyen kamp alanları, butik oteller ve yerel pansiyonlar yer alır. Bölge, fazla betonlaşmadan ve doğayı tahrip etmeden sürdürülebilir turizm ilkeleriyle gelişmektedir.

Günnük (sığla) ağaçlarının oluşturduğu ormanlar, dünyada yalnızca bu bölgede yoğun şekilde görülen nadir bir ekosistemdir. Bu ağaçların aromatik reçineleriyle yapılan sabun ve merhemler, yerel ekonomiye katkı sağlayan geleneksel ürünlerdir.

Ayrıca Köyceğiz Kaplıcaları, içerdiği minerallerle hem tedavi edici özellik taşır hem de ziyaretçilere benzersiz bir termal deneyim sunar. Çamur banyoları, göl turu ve Sultaniye kaplıcaları bölgenin dikkat çeken doğal sağlıklı yaşam alternatifleri arasındadır.

Kültürel ve Arkeolojik Zenginlikler

Köyceğiz yalnızca doğasıyla değil, tarihi kalıntılarıyla da dikkat çeker. Çevrede yer alan antik yerleşimler ve Bizans dönemine ait kalıntılar, arkeoloji meraklılarını cezbetmektedir. Likya uygarlığının izlerini taşıyan yapı taşları, köyler arasındaki geçitlerde gizlenmiş şekilde ziyaretçilerin keşfini bekler.

Her yıl düzenlenen yerel festivaller, tarım ürünleri pazarı ve kültürel etkinlikler, bölge halkı ile ziyaretçileri bir araya getirerek yöreye özgü yaşam tarzını kutlamaktadır.